Kısırlık için İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu

Antral Folikül Sayımları, Dinlenme Folikülleri ve Ovaryum Rezervi
25 Temmuz 2019
Tüp Bebek Tedavisinde Lazer Uygulaması ( Embriyo Tıraşlama)
21 Ağustos 2019

Kısırlık için İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu

Günümüzde “kısırlık”, “üremeye yardımcı tedaviler” gibi kavramlar eskiye göre çok daha sık duyulur, daha sık kullanılır hale gelmiştir. Üreme çağındaki pek çok çift aylarca, hatta bazen yıllarca denediği halde doğal yolla bebek sahibi olamayabiliyor. Tespitlere göre artık bebek sahibi olmak isteyenlerin ortalama % 15 kadarı doğal yolla gebelik elde edemiyor ve bunun için üremeye yardımcı tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyuyor. Çünkü günümüzde organlarla, vücut sistemlerinin fonksiyonlarıyla ilgili pek çok sağlık sorunu çok daha yaygın bir şekilde yaşanıyor. Sağlıksız yaşam koşulları, çalışma hayatının stresi, sağlıksız beslenme alışkanlıkları hastalıkların bu kadar yaygınlaşmasına, kısırlığın daha yaygın hale gelmesine sebep olmaktadır. Hal böyle olunca da üremeye yardımcı tedavi yöntemlerine ve bunları her defasında bir adım daha öteye götürebilen ekstra işlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde bu ihtiyaca karşılayabilen çok sayıda tedavi yöntemi uygulanarak kısırlık sorununa çözüm olabiliyor. İşte doğal yolla gebelik elde edemeyenler için çok önemli olan tüp bebek tedavisi de İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu yöntemi ile bir adım daha ileriye götürülebiliyor, daha başarılı sonuçlar alabilmek mümkün oluyor.

İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) nedir?

intrositoplazmik sperm enjeksiyon icsi

Kırk yılı aşkın süredir uygulanmakta olan klasik tüp bebek tedavisinde anne ve baba adayının üreme hücreleri tıbbi yöntemlerle alınır, laboratuvar ortamında gerekli işlemlerden geçirilir ve üremeye daha uygun hale getirilir. Üreme için yeterli gelişime, olgunluğa eriştiği tespit edilen üreme hücreleri laboratuvarda aynı ortama bırakılarak spermin yumurtayı döllemesi, yani döllenme işleminin gerçekleşmesi beklenir. Laboratuvarda özel koşullarda sperm, yumurtayı dölledikten sonra elde edilen embriyoların da daha iyi gelişip gebeliğe uygun hale gelmesi için 3, bazen 5 gün beklenir. Bu embriyolardan en sağlıklı, en kaliteli olanlardan 1 ya da 2 tanesi anne adayının rahmine transfer edilir. İşte bu işlemle gebelik elde edilmesi amaçlanır ve tüp bebek tedavisi başarılı bir tedavi olduğundan genellikle bu mümkün olabilir.

Tüp bebek tedavisinde ya da doğal yolla gebelikte baba adayının spermi, anne adayının yumurtasını döllemeden önce, sperm başının yumurtanın dışına tutunması gerekir. Bunun için de spermin yeterince sağlıklı ve canlı olması önemlidir. Sperm başı yumurtanın dışına tutunduktan sonra sperm yumurtanın dışından yumurtanın içine, yani sitoplazmaya doğru hareket eder. Oysaki bazı vakalarda, gebelik elde edilemeyen bazı çiftlerde sperm yumurtanın dışını geçemez ve gebelik için gereken işlevi gerçekleştiremez. İşte bu tür vakalarda durumu kolaylaştırmak amaçlı Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) adı verilen bir işlem uygulanabiliyor. Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonunda (ICSI), kendi kendine döllenmeyi gerçekleştiremeyen sperm uzmanlar tarafından direk olarak yumurtanın içine bırakılıyor. Bu işlem sayesinde de döllenme olayı bir miktar müdahale ile gerçekleşmiş, başarılı bir döllenme elde edilmiş oluyor. Yani Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) gebelik elde edebilmekte başarılı olamayacak sperm sorunu olan erkekler için çok önemli ve faydalı bir uygulamadır.

Konvansiyonel IVF (tüp bebek tedavisi) ve ICSI (Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu) farkı

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) tüp bebek tedavisinin başarısını artırıcı, spermin döllemesini kolaylaştırıcı bir işlemdir. ICSI işleminin temel tedavisi IVF, yani tüp bebek tedavisidir. Fakat ICSI yönteminin klasik tüp bebek tedavisinden tek farkı, bu yöntemde her yumurta hücresine tüp bebek tedavisinde olduğu gibi 100000 sperm verilmiyor olmasıdır. Bunun yerine döllenecek yumurta hücresine sadece bir tane sperm aşılanmakta, döllenme garanti altına alınmaya çalışılmaktadır. Yani ICSI işleminde sağlıklı tek bir sperm hücresi ile döllenme kontrollü bir şekilde gerçekleştirilir.

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) nasıl bir sistemle çalışıyor?

Klasik tüp bebek tedavisinde sperm, kadın yumurta hücresi ile aynı ortama alınıyor, bir araya getiriliyor ve döllenme bekleniyor. Tüp bebek tedavisinde aslında bir bakıma doğal yolla gebelikte gerçekleşene benzer bir döllenme süreci oluşuyor. Fakat ICSI yapılacağı zaman, sperm mikroskobik bir iğne ile yumurtanın ortasına kontrollü bir şekilde yerleştirilir ve döllenme gerçekleşir. Bu şekilde uzmanlar kontrolünde döllenmiş yumurtadan elde edilen embriyo da, laboratuvarda 1- 5 gün arasında bir süre içinde istenen büyüklüğe ulaşır ve yeterince gelişir. Embriyo yeterince geliştikten sonra uzman doktor tarafından anne adayının rahmine yerleştirilir ve bundan sonra tüp bebek tedavisindeki gibi kanda gebelik testinin yapılacağı zaman beklenir.

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) nasıl yapılır?

  • İlaç verilerek ön tedavi (tedaviye hazırlık)

Klasik tüp bebek tedavisinde ilaç verilerek yapılan bir ön tedavi ile anne adayında mümkün olan en fazla hormonsal koşulları ve yumurta hücrelerinin sayısını artırmak amaçlanmaktadır. Tüp bebek tedavisinde normal şartlar altında bunun için anne adayına günlük 150 – 225 I.E. FSH (Gonal-F veya Puregon) ya da FSH/LH karışımı (Menogon) enjekte edilir. Bazı vakalarda olduğu gibi anne adayının zamanından erken yumurtlamasını önlemek için de bunlara ek olarak farklı ilaçlara ihtiyaç duyulabiliyor. Bu süreçte anne adayının aldığı ilaç tedavileri de genel olarak “yumurtlama tedavisi” olarak adlandırılır. Yumurtlamayı ve mümkün olan en kaliteli yumurtayı elde edebilmeyi amaçlar.

Ön bir ilaç tedavisi ile kontrol altında gerçekleştirilmeye çalışılan yumurtlama sürecini uzmanlar, laboratuvar ortamında yakından takip ederler. Bu süreçte yeterli folikül (yumurta kesesi) büyüdüğü görüldükten sonra, yumurta hücresinin olgunlaşma sürecini tamamlayabilmesi için anne adayına ”ovülasyon aşısı” (Brevactid, Pregnesin, Ovitrelle) yapılır. Ovulasyon, yani yumurtlama aşısı sayesinde öncesine göre daha çok yumurta hücresi alınabilmesi mümkün olur.

  • Yumurta hücrelerinin toplanması

Tüp bebek tedavisi yapılırken işe koşulan bütün süreç başından sonuna kadar uzmanların kontrolünde gerçekleşiyor ve her türlü ayrıtı çok yakından detaylı bir şekilde izleniyor. Dolayısıyla da bu takiple anne adayından alınan ve geliştirilen yumurtaların gebelik için yeterli büyüklüğe eriştiği tespit edildiğinde ultrason denetiminde vajinal folikül ponksiyonu yapılır. Bu işlem normalde HCG iğnesi yapıldıktan 32 – 36 saat sonra kısa süreli bir anestezi ile yapılır. Bu işlemde ultrason başlıklı ponksiyon iğnesi, anne adayının vajina duvarından yumurtalığa ulaştırılıyor ve ulaşılması istenen yere gelindiğinde foliküller, yani yumurta kesesi alınıyor. Alınan kesenin içinde bulunan sıvı aspire ediliyor, yani boşaltılıyor ve içinde yumurta hücresinin olup olmadığını anlayabilmek için alınan sıvı vakit kaybetmeden incelemeye gönderiliyor.

  • Döllenme

Yeterli gelişim aşamasına ulaştığı tespit edilen yumurta hücreleri laboratuvar ortamında, mikroskop yardımıyla, her yumurta hücresine bir sperm olacak şekilde aşılanıyor. Burada döllenme şansa ya da bazı olasılıklara bırakılmıyor, her bir yumurtanın içine tek tek sperm hücresi enjekte ediliyor. Bu işlemin ardından bir gece önceden inkübe olması için, yani kültür geliştirmesi için inkübatöre bırakılır, orada bekletilir. Bu işlemden 19 – 21 saat sonrasında, kaç tane yumurta hücresinin çekirdek öncesi aşamaya ulaştığı saptanıyor. Bunun ardından bazı kriterler gözetilerek PN fazı hücrelerinden hangilerinin döllenme işleminde kullanılacağına, hangilerinin kullanımının daha doğru olduğuna karar verilir. Döllenme için seçilenlerden her bir pronükleusta yumurta hücrelerinden ve spermlerden gelen kromozomlar bulunur.

  • Embriyo transferi

Embriyo transferi, uygun koşullarda sperm yumurtayı dölledikten sonra elde edilen embriyonun, gebeliğin anne adayının rahmine uzmanlar tarafından tıbbi koşullarda yerleştirilmesidir. Baba adayından sperm alındıktan 2., 3. veya aslında en doğrusu 5. gününde (blastokist evresinde) anne adayının rahmine embriyo transferi yapılır. Ultrason eşliğinde yapılan bu transfer sırasında bir katater anne adayı ağrı, acı hissetmeden rahim boşluğuna sokulur ve ardından seçilen embriyo veya embriyolar rahme özenle bırakılır, yerleştirilir.

Embriyo transferi belki de bu sürecin en önemli ve en özenli olması gereken işlemidir. Transfer sürecinin hazırlanması aşamasında anne adayının acı, ağrı hissetmemesi ve işlemin daha rahat yapılabilmesi için rahim kaslarını gevşeten ilaçlar kullanılabilir. Bu işlemden sonraki 14 gün boyunca, anne adayına progesteron, yani sarı cisim hormonu: Crinone jeli, Utrogest verilerek, kadının mukoza oranının embriyonun implantasyonu (rahme tutunması) için mümkün olan en uygun hale gelmesi sağlanır.

Embriyo transferinden sonra neler olur?

Embriyo transferi yukarıda anlatıldığı gibi yapıldıktan sonra 12 – 14 gün geçmesini beklemek gerekiyor. Çünkü 12 – 14 gün sonrasında anne adayının kanda gebelik testi yaptırarak gebelik gerçekleşip gerçekleşmediğini öğrenebilir. Bu bekleme sürecinde anne adayı günlük yaşamına devam edebilir. Ancak çok fazla heyecan yapmamak, çok fazla hareket etmemek ve özellikle de strese girmemek önerilir. Bu süreçte anne adayının doktorun önerilerini harfiyen uygulaması çok önemlidir. Aynı şekilde anne adayının kan dolaşımını arttıran spor ve egzersizlerden kaçınması ve çok sıcak olan sauna, sıcak su banyoları, hamam gibi ortamlardan kaçınması gerekiyor. Bu önerilere dikkat edildiği sürece gebeliğin tutunması kolaylaştıracak, destekleyecek herhangi bir özel işleme ya da uygulamaya gerek yoktur. Anne adayının yaşamını zorlaştırabilecek yanlış uygulamalardan kaçınmak gerekir. Özellikle de bu süreçte cinsel ilişkiye girmenin pozitif etki göstereceği de bilinmelidir.

Embriyo transferinden 12 – 14 gün sonra anne adayından idrar ve kan alınarak gebelik testi yapılır. Buna göre tedavinin başarılı olup olmadığı, yani kadının gebe kalıp kalmadığı tespit edilir. Testin sonucu pozitif çıkarsa bundan sonra yapılması gereken ekstra bir uygulama yoktur, sonraki süreç doğal yolla elde edilen gebeliklerle aynıdır.

Unutulmamalıdır ki, tıpkı diğer tedaviler gibi tüp bebek tedavisi tamamen bireysel bir uygulamadır. Bu bağlamda çiftlerin ihtiyacına göre gerekli ekstra işlemler yapılır. Klasik tüp bebek tedavisi çok başarılı sonuçlar veren bir tedavi iken, ekstra işlemlerle başarı şansı çok daha fazla artırılmaktadır.

Neden Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) yapılır?

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI); temelde erkeğe bağlı kısırlık sorunu olduğunda, sperm yumurtayı dölleyemediğinde kullanılmakta ve bazı üreme problemlerine çözüm alternatifi olabilmektedir. Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI);

  • Sperm sayısı az olan,
  • Sperm şekli iyi olmayan,
  • Spermi normal hareket edemeyen,
  • Spermin dışarı çıkmasını engelleyen tıkanıklık olan,
  • Daha önceki tüp bebek denemeleri başarısız olan kişilerde uygulanabilir.

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) gebelik başarısını artırır mı?

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) ile yumurtaların döllenme şansı % 50 -80 oranında artar. Ancak bazı vakalarda şu sorunlar da yaşanabilir:

  • Yumurtalar zarar görebilir.
  • Sperm yumurtanın içine yerleştirildiği halde embriyo elde edilemeyebilir.
  • Embriyonun gelişmeyebilir.

Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) fetüsün gelişimini etkiler mi?

Doğal yolla bir gebelik elde edilebildiyse muhtemelen bebek sağlıklıdır, bu gebeliklerde bebeğin doğuştan ağır bir anomaliye sahip olma riski çok düşüktür. Çünkü gebeliğin gerçekleşebilmesi sperm ve yumurta hücrelerinde ciddi bir sorun olmadığına işarettir. Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) ile elde edilen gebeliklerde de doğuştan gelen anomaliler çok nadir olarak görülebilir. Intrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI) uygulaması ile ilişkili hastalıklar (Beckwith-Wiedemann Sendromu, Angelman Sendromu, hipospadias (normalde penis başında sonlanan idrar kanalının (üretra), penisin alt yüzünde sonlanması) veya cinsiyet kromozom bozuklukları), bu işlemin uygulandığı çocukların % 1’inden bile daha azında görülmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.