Yüksek Riskli Hamilelik Nedir?

Gebelikte Saç Sağlığını Koruma Yolları
30 Temmuz 2018
Hamilelikte Hives Kurdeşen (Ürtiker)
31 Ağustos 2018

Yüksek Riskli Hamilelik Nedir?

Gebelik; hem çok heyecanlı ve ümit dolu hem de biraz endişeli, stresli bir dönemdir. Özellikle de ilk gebeliğini yaşayan anne adayları için gebelik, pek çok soru işaretini içinde barındıran bir dönemdir. Çok ekstra sorunların bulunduğu durumlarda zaten büyük bir ihtimalle gebelik gerçekleşmez. Gebelik gerçekleştiğinde ise gebeliğin başından sonuna kadar düzenli olarak doktor kontrolleri yapılacağı için riskli bir durum en kısa süre içinde tespit edilir ve doktor gerekli önlemleri alır.

Gebelikte sorunlu vakalar en baştan belirlendiğinde gebeliğin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için çeşitli tedaviler ve uygulamalar yapılır. Gebeliğin başında olmayan ya da fark edilemeyen sorunlar ise ilerleyen dönemlerde tespit edilebilir. Zira gebeliklerde anne adayının, bebeğin ya da her ikisinin de yaşamını tehdit eden sorunlar için modern tıbbın sunduğu pek çok tedavi ve önlem uygulaması bulunmaktadır. Riskli gebelik olarak adlandırılan bu tehlikeli durumlarda nasıl bir işlem uygulanacağına dair en doğru kararı gebeliği takip eden doktor verecektir.

Riskli gebelik nedir?

Tüm faktörlerin normal seyrettiği gebeliklerde 9 aylık süre boyunca bazı hafif şikayetler, önemsiz komplikasyonlar yaşanabilir. Ancak riskli gebelik demek, anne adayının rutin seyreden bir hamilelik dönemi geçirmesi ve bebeğin sağlıklı bir şekilde doğması için ekstra özen gösterilmesi gerekiyor demektir. Eğer anne adayı yaşam boyu devam edecek kronik bir hastalık tedavisi görüyorsa, gebelik süreci daha zorlu ve riskli olabilir.

Gebeliğin “riskli” olarak adlandırılmasında birçok faktör etkili olabiliyor. Anne adayının önceki hamileliklerinde sorun yaşamış olması, aile öyküsünde sorunlu gebeliklerin olması, gebelik öncesinde bir olumsuzluğa maruz kalması gibi pek çok durum gebeliği “riskli” sınıfına sokabilir.

Sorun ne olursa olsun doktorun “riskli” dediği bir gebelik anne adayının ve bebeğin bu süreci ve kimi zaman da doğum sonrasını bazı sorunlarla geçirmesi anlamını taşıyor. Burada bahsi geçen sorunların çoğunluğu gebelik kaybı ya da anne adayının kaybı gibi ciddi değildir. Daha çok dikkat gerektiren ve çoğu zaman anne adayının fiziksel aktivitelerini kısıtlayan risklerdir. Ancak “yüksek riskli gebelik” söz konusu olduğunda anne adayı veya bebeği için hayatını kaybetme riskinden söz edilebilir. Bu bakımdan riskli gebelikte mutlaka sık aralıklarla doktor kontrolü gerekir. Ancak her “yüksek riskli gebelik” vakasının da ölü doğum, düşük, anomalili bebek anlamları taşımadığının da altını çizmekte fayda var.

Hangi gebelikler yüksek risk taşır?

hamilelik-3

Bir gebeliğin yüksek riskli gebelik olarak adlandırılabilmesi için anne adayının ve bebeğin yaşamının tehlikede olması gerekir. Zira her gebelik aslında küçük bir miktar da olsa risk barındırmaktadır. Ancak anne adayının gebelik öncesinde sahip olduğu ya da gebelikte ortaya çıkan bazı hastalıklar gebelik sürecini direkt olarak riske sokabilmektedir. Bu bağlamda anne adayının gebelik öncesinde özellikle yüksek tansiyon, şeker, kalp, böbrek, karaciğer hastalıkları taşıması gebeliği yüksek risk altına sokabilmektedir. Bu bakımdan gebelik planları yapıldığı dönemde anne adayının detaylı bir muayeneden geçmesi olası bir gebeliğin risk durumunu belirlemeye yardımcı olacaktır.

Gebelik öncesinde yukarıda sıralandığı gibi ciddi sağlık sorunları olan kadınların gebe kalamayacağı ya da gebe kalabilse bile bebeğin sağlıksız olacağı şeklinde bir yorum yapılması doğru olmaz.  Ancak gebelik öncesinde tespit edilmiş rahatsızlıkları olan kadınların bir değil, birden fazla uzmanın görüşünü alması, mümkünse gebe kalmadan önce tedavisinin yapılması çok büyük önem taşır.

  • Bağışıklık sisteminin güçsüz olması

Gebelik dönemi anne adayının yaşamını, genel sağlık durumunu değiştirebilen, daha hassas hale getirebilen bir süreçtir. Bu bakımdan özellikle de bağışıklık sisteminin güçlü olması gebeliğin sağlıklı ilerleyebilmesi için çok önemlidir. Gebelik öncesinde bağışıklık sistemine ait hastalıklar taşıdığı tespit edilen kadınların öncelikle bağışıklık sistemini güçlendirecek bir iyileşme, tedavi sürecine girmesi önerilir.

Bağışıklık sisteminin kendi doku ve organlarını hedef alarak savaştığı, kronik inflamatuar bir hastalık olan lupus vakalarının gebelikte sıklıkla daha da ağırlaştığı görülmektedir. Bunun tersi olarak astım hastalığı genellikle gebelikte daha iyiye gider, yani hafifleyebilir.

  • Kan hastalıkları

Anne adayının gebelik öncesinde tespit edilmiş orak hücreli anemi hastalığı veya talasemi gibi bir kan bozukluğunun olması gebeliği riskli hale getirir. Normalde tedavi ediliyorken daha normal seyreden bu hastalıklar gebelikle birlikte daha ciddi bir boyuta ulaşabiliyor. Gebelikte her ilacın kullanılması da mümkün olmadığından bebeğin de bu hastalıkları taşıyıcı olma riski ve doğumdan sonra sorun yaşanma riski yüksektir.

  • Kronik böbrek hastalıkları

3 aydan uzun süredir böbreklerin görevlerini yerine getirememesi durumu kronik böbrek yetmezliği olarak adlandırılır. Böbreklerin idrar oluşturma görevini yapamaması durumunda vücutta sıvı ve tuz dengesi korunamaz, vücutta üretilen zararlı maddeler vücut dışına atılamaz. Gebelik dışındaki dönem için de sağlığı tehdit eden kronik böbrek hastalıkları, gebelik için çok büyük bir risk yaratır. Gebelikte kronik böbrek hastalıkları düşük yapma, erken doğum, anne rahminde bebek ölümü riskini artırıyor, anne adayında yüksek tansiyon ve preeklampsi geliştirebilir. Gebelik durumu ayrıca böbreklerde fazladan gerginlik de ortaya çıkmasına sebep olabilir.

hamilelikte-depresyon

  • Depresyon

Gebelik süresince yaşanan fiziksel ve ruhsal değişimler, hormonsal dengesizlikler anne adayının depresyona girmesine, anksiyete yaşamasına sebep olabilir. Bu süreçte anne adayının zihinsel sorunlar yaşaması muhtemeldir. Zamanında müdahale edilmeyen, tedavi edilmeyen depresyon ve anksiyete anne adayları için tehlikelidir. Bunların tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları da bebeğin sağlığını riske sokabilir. Bu bakımdan anne adayının depresyona girmemesi için olumlu ortam hazırlanmalı, tüm önlemlere rağmen yaşanan rahatsızlıklarda ise doktor kontrolünde ilaç kullanılmalıdır.

  • Yüksek tansiyon

Yüksek tansiyon gebelik dışında da gebelikte de çok çeşitli sağlık sorunlarına sebep olabilir. Her yüksek tansiyon hastasının gebeliği sorunlu geçecek diye bir kural olmamakla birlikte, yüksek tansiyon gebelik için ciddi bir risk barındırmaktadır. Bu bakımdan yüksek tansiyon sorunu olan kadınlar gebelik öncesinde tedavi edilmeli, tansiyon değerleri kontrol altına alınmalı, gebelikte de doktor kontrolünde tedaviye devam edilmelidir. Aksi halde tedavi edilmeyen yüksek tansiyon sorunu bebekte zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine ve erken doğuma sebep olabilir. Bunun yanında kan basıncının yüksek olması dolayısıyla preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) ve plasenta abrupsiyonu (plasentanın zamanından önce ayrılması) sorunları gebelikte yüksek tansiyona bağlı olarak yaşanabilir.

  • HIV ve AIDS

HIV veya AIDS gebeliği çok ciddi bir risk altına sokan sorunlardır. HIV taşıyıcısı olan anne adaylarının bebekleri doğumdan önce, doğum sırasında ya da emzirme döneminde enfekte olabilirler. Ancak erken dönemde teşhis edilen ve ilaçlarla kontrol altına alınan vakalarda bu risk önemli ölçüde azaltılabilir.

  • Annenin yaşının ileri olması

Gebelik sorunlarında anne adayının yaşı çok önemlidir. Zira anne adayının yaşı ilerledikçe gebelik riskleri de artmaktadır. Özellikle de 35 yaşın üzerindeki gebeliklerde ciddi komplikasyonlar ve sağlık problemleri yaşanma riski yüksektir. Bu bakımdan ileri yaştaki kadınların gebeliklerinin daha yakından incelenmesi gerekir.

  • Obezite

Sağlıklı bir gebelik için anne adayının boyuna göre normal, ideal kiloda olması çok önemlidir. Vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan kadınların gebeliklerinin yüksek risk altında olduğu kabul edilir. Bu şekilde obez olan kadınlar gebelikte gestasyonel diyabet, tip 2 diyabet ve yüksek tansiyon gibi sorunlar yaşayabilirler. Özellikle de obez gebeliklerin doğumunda sezaryen tercih edilir.

  • Tiroit hastalıkları

Gebelik öncesinde ya da gebelik döneminde ortaya çıkan aşırı düşük veya aşırı yüksek tiroit hastalıkları gebelik için çok yüksek risk barındırır. Anne adayının tiroit değerleri kontrol edilmediğinde anne adayı ve bebek sağlık sorunları yaşar, düşük yapma, preeklampsi, düşük doğum ağırlığı ve erken doğum gibi problemler yaşanması riski yüksektir.

seker-yuklemesi-1

  • Tip 1 veya tip 2 diyabet

Diyabet, hastanın tüm organlarını, tüm vücut fonksiyonlarını olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Kontrol altına alınamayan diyabet gebelikte doğum kusurları, yüksek tansiyon, erken doğum ve iri bebek gibi komplikasyonlar görülebilir. Diyabet hastası kadınların bebeğinde solunum sorunları, düşük glikoz seviyeleri ve sarılık hastalığı görülebilir.

  • Zararlı alışkanlıklar

Gebelik öncesinde anne adayının alkol, sigara ve zararlı maddelere bağımlı olması gebelik için de çok ciddi bir risk faktörüdür. Gebelikte anne adayının alkol kullanması bebeğin ölü doğması, düşük gebelik ve fetal alkol spektrum bozukluğu riskini artırır. Aynı bağlamda gebelikte sigara içmek bebeğin normalden küçük doğması, erken doğum gibi pek çok komplikasyon riskini barındırır. Bununla birlikte uyuşturucu madde bağımlılığı durumunda bebekte gelişim geriliği, doğum kusurları, düşük doğum ağırlığı, erken doğum gibi sorunlar yaşanabilir.

  • Cilt sorunlarının var olması

Gebelikte hormon dengesi ve vücudun doğal rutin çalışma sistemi bozulmakta ya da değişmektedir. Ancak bu değişiklikler her zaman da olumsuz olmaz. Gebelik söz konusu olduğunda anne adayının sahip olduğu cilt sorunlarının hem daha ciddi bir hal aldığı hem de yeni cilt sorunları yaşandığı görülmektedir. Ancak gebelikte ortaya çıkan cilt problemlerinin doğumun ardından kendiliğinde yavaş yavaş kaybolduğu gözlenmektedir.

  • Kan değerlerindeki değişiklikler

Gebelikte anne adayının kan değerleri gebeliğin seyri açısından çok büyük önem arz etmektedir. Kan basıncı, kanın pıhtılaşma durumu, kanın bileşenlerinin oranları ve kanla ilgili daha pek çok faktör gebeliğin seyrini etkiler. Zaten gebelik süreci kendi başına anne adayının damarlarında ve kan pıhtılaşmasında değişikliklere sebep olur. Gebelikte kanın normalde olması gerekenden daha zor veya daha kolay şekilde pıhtılaşmasına sebep olan hastalıklar gebeliği riske sokabilir.

  • Daha önceden düşük yapmış olmak

Düşük vakaları genellikle tekrarlama riski yüksek olan sorunlardır. Çünkü kadında bir keresinde düşüğe sebep olan faktör, etken ortadan kaldırılmadıysa, düşüğe sebep olan sorun tedavi edilmediyse bir sonraki gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski yüksek olur. Sebebi araştırılmamış, tedavisi yapılmamış düşüklerde aynı sebebin yıllarca anne adayında kalması ve bir sonraki gebelikte yine aynı şekilde düşüğe sebep olması mümkündür. Bu bakımdan bir kez de olsa düşük yapan kadınlar, bir daha gebe kalmadan önce doktora başvurmalı ve düşüğe sebep olan faktörleri öğrenmeli, gerekiyorsa tedavisi yapılmalı ve önlemler alarak yeni bir gebelik planlamalıdır. Bu bağlamda önceki düşüklerin hangi haftada olduğu, nasıl olduğu, yapılan kan testlerinin hangi değerleri gösterdiği, muayenelerden hangi bulgular elde edildiği gibi veriler çok önemlidir.

Bir anne adayının gebeliğin çok erken dönemlerinde düşük yapması kromozom anormallikleri, il 3 -6 ay arasında düşük yapması rahim boynu yetmezliği, daha sonraki dönemde düşük yapması, ölü doğum olması durumunda ise genellikle annenin veya bebeğin hastalıkları araştırılır.

  • Tümörler

Gebe kalan yaşı genç olan kadınlarda tümörlere rastlanma riski düşüktür. Özellikle üreme organlarında tümör oluşumu daha çok ileri yaştaki kadınlar için söz konusu oluyor. Kadınlarda serviks- rahim boynu ya da rahim ağzı kanseri, meme kanseri ve lösemi ile ilgili hastalıklar gebeliği yüksek riskli hale getirebilen hastalıklardır. Aslında vücutta var olduğu tespit edilen iyi ya da kötü huylu tümörlerin bir şekilde gebeliği olumsuz etkilemesi söz konusu olabilir. Özellikle de aile üyelerinde ya da daha önceki dönemlerde kendisinde bir tümör tespit edilen kadınlar gebelik öncesinde mutlaka gerekli tetkiklerden geçmeli, risk olmadığı tespit edilen kadınlar gebe kalmalıdır.

Gebelikte kadınların tümörlerle sorun yaşamamaları ve her hangi bir risk varsa önceden tespit edilmesi için gebelik öncesinde veya gebelik başlangıcında memede kitle olup olmadığına bakılmalı, smear testi (rahim ağzından alınan sürüntü testi) yapılmalıdır. Gebelikte tespit edilen tümörlerin nerede olduğu, nasıl bir yapıya sahip olduğu hususları bu konuda izlenecek yolları da belirleyici olur. Bazı vakalarda tümörden dolayı yumurtalıklar alınabilir veya yumurtalıklar radyoterapi, ışın tedavisi ile tahrip edilir, gebelik öncesinde yumurtalığın bir kısmı alınır. Bu durumda dondurma işlemi uygulanır tüm tedaviler tamamlandıktan sonra tekrar vücuda transfer edilerek gebelik sağlanması mümkün olabilir. Ancak bu uygulama için ileri teknolojik donanım ve tecrübeli sağlık personeli gerekmektedir.

Gebelik hem çok güzel hem de zorlu bir dönemdir. Çünkü sağlıklı bir bebek sahibi olabilmek, gebelik sürecini mümkün olan en konforlu şekilde geçirebilmek bu dönemde hiç hastalanmamak gibi düşünceler, endişeler elbette ki gebeliği zorlu hale getirebilir. Özellikle de gebelik öncesinde ya da sırasında bir risk tespit edilmesi durumunda tüm koşullar daha da önemli hale gelecek, anne adayı için durum zorlaşacaktır. Bu bakımdan anne adayının gebelik için risk yaratan bir sağlık sorunu varsa, bu sorun gebelik başlamadan çözülmelidir.

Gebelik esnasında ortaya çıkan sorunlarla ilgili de aslında çok fazla endişelenmeye gerek olmayabilir. Zira tıp teknolojisinin, tedavi olanaklarının ciddi anlamda geliştiği düşünüldüğünde hem anne adayı hem de bebek için en uygun koşullar sağlanacak ve bir tedavi uygulanacaktır. Anne rahminde büyümekte olan bebeğin fiziksel ya da zihinsel gelişimi ile ilgili anormallikler ve hastalıklar çok erken dönemde tespit edilebilmektedir. Bununla birlikte pek çok gelişimsel sorunun da daha anne rahmindeyken tedavi edilmesi olanaklı hale gelmiştir. Ultrason muayenesinin bebeği en detaylı şekilde izlemeye olanak vermesi ve bebeğe herhangi bir zarar vermeden operasyon yapılmasının da mümkün olması çağımızın mucizevi sayılabilecek gelişmeleridir. Bu bağlamda deneyimli uzman bir ekip ve donanımlı bir sağlık kurumunda takip edilen gebeliklerin ne kadar risk taşıdığı ya da riskli olup olmadığı kısa süre içinde tespit edilebilmekte ve en uygun tedavi gerçekleştirilebilmektedir. Tıbbın ulaştığı modern teşhis ve tedavi yöntemleri sayesinde bundan kısa süre öncesinde “asla gebe kalmaması” gerektiği ya da “gebeliğin sonlandırılması” gereken kadınlar, gebelikler gayet konforlu ve sağlıklı gebelik geçirebilmekte, canlı doğum gerçekleştirebilmektedir.

Yüksek riskli gebelikler doğumu nasıl etkiliyor?

Yüksek riskli gebelik sorunu yaşayan kadınların hem gebelik dönemi çok daha zor geçer hem bebekte anomaliler görülebilir hem de doğum sonrasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Bu tür gebeliklerde anne adayının normal doğum yapması çok muhtemel değildir, yüksek riskli gebelikler tam donanımlı sağlık kurumlarında, sezaryen yöntemiyle yapılmaktadır. İkiz gebeliği olan anne adaylarında erken doğum riski daha yüksektir. Yüksek riskli gebelikler başından sonuna kadar detaylı şekilde izlenir, kontrol altında tutulursa sorunlar ve riskler en aza indirilebilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.